Erteleme davranışı, çoğu zaman basit bir zaman yönetimi sorunu gibi görülse de, aslında kişinin psikolojik dinamikleriyle ilişkilidir. Zaman yönetimi becerilerini geliştirmek, hedefleri küçük parçalara bölmek, ihtiyaçları önceliklendirmek gibi stratejiler kısa vadeli işe yarayabilir; ancak kişi bu stratejileri denemeyi de erteleyebilir ve uygulayamadıkça daha umutsuz hissedebilir. Erteleme davranışı, kişinin farkında olduğu veya olmadığı dinamikleriyle ilgilidir. Kimin erteleme davranışından, hangi hikâyeden bahsettiğimize göre de değişir bu dinamikler: Kişinin kaygıyla ilişkisi, kendisinden beklentileri, başarısızlık korkusu, mükemmeliyetçilik, hata yapma korkusu, eleştirilme korkusu, tükenmişlik, yatışamama hâli, huzursuzluk, boşluk duygusu, yas süreci, içsel çatışmalar,…
Ertelemek, kişinin hayatında duygusal zorlanmalara, düşük akademik ve iş performansına yol açabilir. Kişinin, esas sahip olduğu potansiyelini gerçekleştirememesine neden olur. Kişi, kendi erteleme davranışının altındaki dinamiklerin kaynağını anlayabilirse, erteleme davranışına sebep olan korkularıyla ve içsel çatışmalarıyla yüzleşebilirse; erteleme davranışının dönüşmesine yönelik ilk adımı atmış olacaktır.
Ancak kişinin, kendisini anlamaya çalışması da ertelenen bir şeye dönüştüğünde; yaşamını, arzularını, isteklerini de ertelemiş olacaktır. Belki de, ertelemek üzerine inşa edilmiş bir arzuyu gerçekleştirmiş olacaktır.